Antik Dönem ve Orta Çağ Çeviri Çalışmaları
Dünyada ayrı bir bilim dalı olarak ortaya çıkması 70’lere dayanan çeviribilim, köklerini dilbilimden almaktadır. Ancak henüz bilimsel olarak incelenmeye başlamadan önce dahi çeviri alıştırmaları yapıldığı ve bunların belirli geleneklere dayandığı bilinmektedir. Modern uygulamaların nasıl bu noktaya ulaştığını görmek için geçmişin sayfalarını aralamak önemlidir. Böylece her zaman bir adım daha ilerisi için geleceğe yönelik hedefler koyabiliriz. Çeviri, tarih boyunca birden çok süreçten geçmiş ve her süreç ona yeni bir özellik kazandırmıştır. Antik Dönem’den Orta Çağ’a uzanan bu çeviri arşivinde birden fazla görüş ile karşılaşacağız. İşte çevirinin tarihi, antik dönem ve orta çağ çeviri çalışmaları …
Antik Dönem’de Çeviri
Bu dönemde çeviriler, günümüzde olduğu gibi kültürel değerler ya da mantıksal olgular göz önüne alınarak yapılmıyordu. Hatta sözcüğü sözcüğüne çeviri alışkanlığının dahi ötesinde, yapılara dayalı bir tutum vardı. Aşırı kaynağa bağlılık gözlenirken kaynağın en küçük birimleri dahi korunmaya çalışılıyordu. Diller arasındaki yapısal farklılıklar, diğer düzlemler göz önüne alınmadan çevrildiği için metinler arası iletişim sağlanamıyordu. Çeviri metni çözümlemek için başka bir uzmana gereksinim vardı.
Antik Dönem Roma Çevirileri
Antik Dönem’de gözlenen kaynağa aşırı bağlılık yaklaşımı Roma için geçerli değildi. Çünkü günümüz çevirilerine yakın sayılabilecek yaklaşımlar görülüyordu. Askeri ve güçlü bir devlet olan Roma, Yunan çevirilerini kendi baskınlığı altında yaparak Roma’ya ait metinler gibi çevirmiştir. Kaynak özünden koparılır ve Roma’nın savaşçı yönü sık sık ortaya çıkarılır. Kaynağa sadakat önemsizdir ve isimler dahi Romalaştırılır. Günümüzde de bu tarz çeviriler gözlense bile bu çeviriler, olayların doğrultusunu değiştirdiği için daha çok “uyarlama” altında incelenebilir. Üst düzey serbestlik olduğundan metinler özgün eser gibi görülür. Bu dönemde Latin edebiyatı daha zayıf olduğu için Yunan edebiyatından besleniyordu. Örneğin Cicero, Plato’nun diyaloğunu düz yazıya çevirmiştir ve erek odaklı bir yaklaşım izlemiştir. Cicero’ya göre biçimsel sadakat değil, kaynak metnin anlamına sadakat önemlidir.
Orta Çağ’da Çeviri
Roma yıkılmıştır ve 3-10. yüzyıllar arası Batı’da uygarlıklar zayıflamaya başlamıştır. Bu durum, karanlık bir döneme girildiğini işaret eder. Kilise, 10. yüzyıldan itibaren baskın olmaya başlamıştır ve skolastik düşünce git gide yayılmaktadır. Bu nedenle çeviriler, kilisenin otoritesi altına girer ve manastırlarda kilisenin ideolojisine göre yapılır. Halkın çoğu okuma yazma bilmediği için bu çevirilerden ve kitaplardan faydalanan kişiler, kiliseye bağlı entelektüellerdir. Çeviri beklentileri, Vatikan tarafından sunulur. Dolayısıyla çevirilerin çoğunda sansür ve denetleme görülür. Çevrilen metinler de genellikle din üzerine olduğundan kaynaklar kutsal metin, çeviriler ise yardımcı metinlerden ibarettir.
Orta Çağ İncil Çevirileri
Orta Çağ döneminde İncil çevirilerinde önemli bir çevirmen olan Hieronymus, Vulgata’yı çevirmiştir. Bu çeviri, 1546’da Konsil tarafından gerçeğine en yakın İncil çevirisi olarak kabul edilmiştir. Kutsal bir metin olduğu için kaynağa sadıktır; ancak Cicero gibi biçimsel bir sadakattense anlamı aktarmaya yönelir.
Martin Luther ise 16. yüzyılda İncil’i Almancaya çevirmiştir. Luther döneminde Avrupa’da Rönesans ve Reform hareketleri başlamıştır. Otoriter devlet, eğitim kısıtlılığı ve kurum baskıları gibi birçok problem bu dönemlerde yıkılmaya başlamıştır. Bu dönemde önemli olan insanın değerini tekrar ortaya çıkarabilmektir. Matbaanın kullanıma başlaması ve yayılması ise artık bilginin kilisenin tekelinden çıkmasına zemin hazırlamıştır. Denetimler azalır ve insan zihni özgürleşmeye başlar. Martin Luther, kilisenin fakir ve eğitimsiz halkı sömürmesine ve aşağı görmesine karşı çıkarak yeni bir din anlayışını sorgular. Bunun için ise İncil’i halk diline çevirir. Çeviriyi sade bir diller yapmıştır ve prenslikler, Vatikan’a para ödemektense Luther’i desteklemiştir. Ulusal bir kimlik ve dil bilincinin temelleri atılmıştır.
Orta Çağ’da Beytül Hikmet’te Yapılan Çalışmalar
Beytül Hikmet, diğer bir deyişle bilgi evi, Orta Çağ çeviri çalışmaları için çok önemli bir yer tutar. Abbasi halifesi Harun Reşid ve oğlu Mümtaz tarafından Bağdat’ta bir kütüphane ve çeviri merkezi olarak yaptırılmıştır. Etnik olarak çeviri çeşitliliği olan bu kütüphanede sadece Müslümanlar değil, Yahudi ve Hristiyanlar da çalışmıştır. Çevirilere ek olarak özgün eserler ortaya konmuştur. Bu dönemde, araştırma ve bilim o kadar önemliydi ki Abbasiler Bizans’la yapılan savaş sonucunda anlaşma için Batlamyus’un Almagust eserini istemiştir. Altın dönem sonrası halifeler, felsefi metinlerin İslami düşünceye zarar vermesi ile kısıtlasa da bir süre verimli olarak çalışmıştır. 1258’de Bağdat’a Moğolların girmesi ile talan edilmiş ve eserler ortadan kaldırılmıştır. Günümüz çeviri çalışmaları için büyük bir kayıptır.
Orta Çağda Çeviri Eğitimi – Toledo Okulu
Kastilyalı Kral Alfonso döneminde Toledo Okulu bir çeviri merkezi haline gelmiştir. Resmi olarak çeviri okulu statüsüne girmese de bilginler, yeni gelenlere çeviri öğretileri gösteriyordu. Bir tercüme işlemi üzerine genellikle birden çok çevirmen çalışıyordu. Ancak çevirmenler, işleri için ücret alıyordu ve bazen Avrupa’nın diğer bölgelerinden bu okula çevirmenler getiriliyordu. Kralın Kastilya lehçesine istediği çeviriler, Latinceden İspanyolcaya geçiş aşamasının da temellerini oluşturur. Müslümanların fethinden sonra tercüme ve ilim merkezi haline gelen Toledo, sayısız eserin Arapçadan Latinceye çevrildiği ve İslam’ın altın çağını yaşadığı bir dönemden etkilenmiştir.
Toledo Okulu’nun kuruluşunda Toledolu Raymond adında bir başpiskopos önemli adımlar atmıştır. Raymond Arap ve Yahudi bilginleri bir araya getirerek Toledo Kathedrali’ndeki metinlerin çevirisini yaptırmıştır. Bu dönemde İbn-i Sina, Razi gibi bilim insanlarının eserlerini çevirmek çok önemliydi. Kral Alfonso da okula parasal kaynak sağlayarak çalışmaları desteklemiştir. Müslüman bilginlerin astronomi, matematik, tarih ve coğrafya alanlarındaki metinlerinin çevrilmesi bilimsel ilerleme açısından önem arz ediyordu. Buna ek olarak Başpiskopos Raymond, Aristo’nun klasik çağ eserlerinin de tercümesini talep etmiştir. Okulda 87’den fazla tercüme yapan Cremonalı Gerard, çevirmenler arasında özel bir yere sahiptir. Toledo’ya ilk geldiğinde Arapça bilmeyen Gerard, Yahudi ve Hristiyan bilginlerin tercümelerine dayanarak çeviriler yapmıştır.
Antik Dönem ve Orta Çağ Çeviri Çalışmaları
Çeviri Çözümleri
0212 221 45 21 – 0553 910 31 32