Kuramsal Olarak Çeviri Eğitimi
Çeviribilim disiplini altında ele alınan çeviri eğitimi, bugünün ötesinde yüzyıllar boyunca kaynak oluşturabilecek kadar geleceğe yöneliktir. Çeviri eğitimi verilirken bunun sadece uygulama düzeyinde kalmaması, bir çevirinin arka planında neler gerçekleşeceğini gösteren kuramsal eğitiminde beraberinde gelmesi gerekir. Bu nedenle çeviribilim ve mütercim tercümanlık öğrencileri özellikle ilk yıllarda yoğun olarak kuramsal eğitim alırlar. Kuramsal olarak çeviri eğitimi…
Çevirmenin Karar Verme Mekanizması
Bir çevirmen adayı, eğitimi boyunca farklı türlerde birçok metin ile karşılaşır. Karşılaşılan her metin, çevirmenin çeşitli bilişsel süreçlerden geçmesini, zihninde yapılardan yeni bellekler oluşmasını sağlar. Günümüzde bir çeviri programı; bilgileri toplayarak, eski çevirilerden beslenerek nasıl gelişiyorsa insan zihni de zaman zaman geçen çeviri süreçlerinde bilgi depoluyor ve yeri geldiğinde birebir ifadeleri zihnen eşleştirebiliyor. Ancak bir kitabın iki farklı çevirmen tarafından çevrilmiş versiyonlarını okursak bariz farklılıklar görürüz. Bunun nedeni, çevirmenin hür karar verme mekanizmasıdır. Her çevirmen, çeviri edinci boyunca aynı süreçlerden geçmez ve aynı deneyimleri paylaşmaz. Bu nedenle günün sonunda çevirmen, kendi hayat tecrübelerinin şekillendirdiği gibi çeviriler ortaya çıkarır. Bazen çevirmenler, kendi içinde kurduğu kalıpları kırarak risk alabilir ve özgün kullanımlar ortaya koyabilir.
Çevirmenin Dil Edinci Çeviride Ne kadar Etkilidir?
Bir çevirmenin kaynak ve erek dilde yetkin olması, onun çeviri için yeterli olduğu anlamına gelmez. Çevirdiği metni neye göre ve hangi prensipler altında çevirdiğinin de bilincinde olması gerekir. Bu durumu algılayabilmesi için çeviribilim ışığında hazırlanmış veri tabanından yola çıkarak farklı uygulamaları incelemesi, konuyu bilinçli bir şekilde ele almasına yardımcı olur. Ayrıca bu sayede çevirmen; bir toplumda yerleşmiş çeviri yöntemlerinin ayırdına varır, ezbere dayalı öğrenme alışkanlıklarından sıyrılarak araştırma ve öğrenmeye yönelir. İki dilli olarak doğan kişileri ele alırsak bu anlayış, onlar için de geçerli olacaktır. Almanya’da hem Türkçe hem Almanca öğrenerek büyüyen bir kişiyi düşünelim. Bu kişi, özellikle kültürel ve mantıksal düzeyde iki dile de hakim olduğu için başarılı çeviri stratejilerini farkında olmadan geliştirebilir. Ancak diğer bir yandan bu kişinin teknik bir çeviri yaptığını düşünürsek alan uzmanlığında yetersiz kalabileceğini görürüz. Ya da yazınsal çeviri olarak ele alırsak edebi metinlerin bir dili bilmenin ötesinde çeviri yeteneği gerektirdiği açıktır.
Çeviri Eğitiminde Bütünce Oluşturmanın Önemi
Bütünce, herhangi bir alanda yerel ve yabancı basılı ya da dijital verilerin bir araya getirilerek bu alanın ilerleyen çalışmalarına ışık tutmasını sağlayan kaynaklardır. Çeviri eğitimi de kaynakların kümülatif olarak bir araya getirilmesi sayesinde yıllar içinde gelişmektedir. Bu kaynaklarda hem yerel hem de yabancı basınların bulunması, araştırmacılar ve çevirmenler için karşılaştırma olanağı sunar. Çeviri öğrencileri, bu kaynaklar ile geçmiş çeviri alışkanlıklarının analizini yaparak geleceğe yönelik hedefler koyarlar. Çeviri eğitiminde bütünce oluşturmanın birden çok yararı vardır. Bunlardan bazıları; kuramların uygulama alanındaki işlevselliğini kayıt altına alması, çağdaş kuramların çeviri eğitimine ne ölçüde yansıdığını göstermesi, tarih boyunca çeviri eğitiminde nereden nereye gelindiğini gözler önüne sermesidir. Bu noktada Alman çeviribilimci Christiane Nord’un çeviri eğitimi ve kaynakları üzerine 10 prensibi vardır.
Christiane Nord’un Çeviri Kaynakları üzerine Prensipleri
- Kuramsal ve yöntemsel temeli belirlenmemiş kitap, çeviri öğretim kitabı sayılmaz.
- Kitabın erek kitlesi belirlenmeli ve çeviri eğitiminde kullanılacak kitap, bu doğrultuda gelişmelidir.
- Çeviri öğretim kitabında olabildiğince az; fakat en çok kullanılan ya da kullanılabilir nitelikte olan bilgiye yer verilmelidir.
- Çeviri metinde karşılaşılan güçlüklere karşı öğrencinin sorunun algılama düzeyi de kitap sayesinde gelişmelidir.
- Çeviride yardımcı araçların kullanımı için olanak sağlamalıdır. Örneğin koşut metinler kaynak dilden değil de erek dilden verilmelidir.
- Çeviri kitabı; sadece çevrilecek metinlerle sınırlı olmamalıdır, erek dilde karşılaştırma olanağı sunan metin ve çeviriler de yer almalıdır.
- Kaynak metinler, özgün metinlerden seçilmelidir.
- Gerçek durumlarla bağlantılı olan metinler seçilmelidir ve metinler, zorluk derecesine göre sınıflandırılmamalıdır. Özellikle çeviri ödevlerinde, çevirinin hangi işlevi yerine getireceği açıklanmalıdır.
- Çeviri öğretim kitabının kendi başına maddi bir değeri olmamalı; sadece çeviri eğitimi işlevini yerine getirmede bir araç olduğu unutulmamalıdır.
- Çeviri eğitim kitaplarında örnek çeviriler yerine erek dilde koşut metinler verilmesi eğitsel açıdan daha değerlidir.
Ayrıca bir çeviri kitabının sahip olması gereken diğer fiziki ve akademik bilgiler şunlardır:
- Künye bilgisi
- Erek kitlesinin belirli olması
- İnceleme gereci: Kaynağın ne üzerine odaklandığını gösterir (ürün ya da süreç).
- Kitabın nitelikleri: Çeviri kuramları, uygulamaları
- Kuramsal dayanağı: Hangi kuramsal dayanaktan ortaya çıktığıdır (dilbilim, çeviribilim).
- Kuramsal tutarlılığı: Kuramsal dayanak ile örnek ve alıştırmalar arasında bir tutarlığın bulunmasıdır.
- Bilimsel alan
- Yöntem
- Anlıksal İşlemleme
- Ölçüt
- Kuramsal Yaklaşım
- Etki Alanı
Christiane Nord’un kişisel web sitesi için tıklayınız…
Kuramsal Olarak Çeviri Eğitimi
Çeviri Çözümleri